Veysel Sevinç

Veysel Sevinç


Erdoğan ve Ataş ne yapsın?

01 Aralık 2017 - 19:53

Her şeyi Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan veya Teşkilat Başkanı Mustafa Ataş'tan mı beklemek gerekiyor?

Biri küresel onlarca konu ile mücadele ediyor, diğeri binlerce teşkilat mensuplarıyla...

Biri gece gündüz demeden memleketine çekilen operasyonlara göğüs geriyor, diğeri koca bir ekiple kul hakkına girmemek için kendi deyimiyle ''kılı kırk yararak'' sabahlıyor.

Veya illa koordinatör vekiller sizin için vakit harcayıp raporlar mı tutsun?

Oy oranlarınızı analiz edip, toplumdaki kalmayan karşılığınızı idrak etmek çok mu zor?

Koltuk değil hizmet, ben değil memleket demek bu kadar mı zor?

***

Bir siyasal iletişim uzmanı olarak bazı illerin analizlerine, son üç seçimdeki oy artışı veya azalışlara, bireyin kentte kabul edilebilirliğine baktıkça durumun vahametini çok net görüyoruz.

Tüm bu somut argümanlar gün gibi kendini gösterirken, Cumhurbaşkanı  Erdoğan'ın istifa çağrılarını dikkate alan ancak bir kaç kişi çıkabiliyor.

Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Teşkilat Başkanı Mustafa Ataş'ın ve koordinatör vekillerin bunca emeğine bakıp bir çok ismin kendi kendine istifa etmesi, başkalarının önünü açması gerekirdi.

Şahıslar üzerinde fazla durmak istemem. Zira değişmesi gereken Türkiye'de bir türlü oturmayan ''başarısız oldum'' veya ''gerçekten metal yorgunum'' düşüncesinin siyaset sistemine bir türlü  yerleşmemesi...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın defaatle artık işimiz zor, hedefimiz yüzde 50 artı 1 vurgusuna rağmen bir çok şahsın dönüp de kendi oy oranlarıyla yüzleşmemesi...

***

Büyükşehirlerden olan bir X şehrinin oy oranlarına baktıkça, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Teşkilat Başkanı Mustafa Ataş'ın ve koordinatör vekillerin emeklerinin ciddi anlamda heba edildiğini düşünüyorum.

Kentin oy oranları resmen diplere çakılmış... Batının kıyı bölgesindeki stratejik ve özünde demokrat bir kitleden oluşan bu şehir, Doğu'nun en ücra kentlerinin de gerisine düşmüş.

Bu X kentte koltukta oturan isim; özeleştiri kültüründen uzak olduğu kadar, ilçe başkanlarıyla, vekillerle, bürokratlarla, kadın ve gençlik kollarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, gazetecilerle, kendi yöneticileriyle, özetle herkesle de problemli...

Görev verdiği, kendisine en yakın olan isim bile kendisi hakkında konuşuyor, onu yerden yere vurabiliyor.

Oy oranları bile başlı başına istifası için bir gerekçe iken, görevde kalmak için bu kadar direnç gösterir mi bir insan?

Bu tutum, Cumhurbaşkanının, Başbakanın, Teşkilat başkanı ve mensuplarının emeklerine saygısızlık değil mi?

Neden bir insan Genel Merkezin elini kolaylaştırıp istifasını sunmaz?

Neden bir insan toplumun tüm katmanlarıyla helalleşip, güzel bir şekilde görevden müsaadesini istemez?

Hadi bunları geçtik…

Bir insan liderinin belirlediği kriterlere yaklaşık 20 puan uzak iken ve belirlenen oy oranlarını yakalaması ütopya iken, neden hala ısrarla koltukta kalmak ister? 

Bu istek; ne memlekete ne millete ne de ümmete fayda getirmez.

***

Toplumda bu tip onlarca, yüzlerce insan var. Tüketim kültürü, sadece kendini düşünme yetisi, hırs, metal yorgunluk, liyakatsizlik, basiretsizlik, öngörüsüzlük gibi tüm özellikler artık toplumda bir hastalık gibi yayılıyor.

Kimse başarısızlığını kabullenmiyor. Kimse özeleştiri yapmanın ne denli önemli bir erdem olduğunu görmüyor. Başarısızlığını kabullenmediği gibi, toplumda dayanışmayı, birlik ve beraberliği de sağlayamıyor.

Toplumun bir diğer yarası da;  insanların koltuk, mevki ve makam için tüm değerlerini harcayabilmesi... Bu tip insanlar için iftira atmak, belden aşağı saldırmak,  gıybet yapmak, fitne yaymak gibi tüm kötü yollar mübah. Bu tip insanlar bazen bir il, ilçe, belediye başkanı, bazen yönetici, bazen vekil de olabiliyor.

Toplumun bu denli yozlaştığı bir dönemde, bir çok siyaset adamının bu denli ahlaki değerlerinden uzaklaştığı bir devirde, kimse her hangi bir konudan dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan veya Teşkilat Başkanı Mustafa Ataş'ı eleştirmemeli.

Biri ülkenin lideri, diğeri 40 yıllık siyasi birikimiyle üç genel başkanla çalışabilecek kadar işin ehli, teşkilatı geliştirmeye çalışan bir isim.  İki isim de devletinin bekası, teşkilatının yeni başarılara imza atması için herkesin hakkını en iyi şekilde korumaya gayret ediyor.

Toplumun bu kadar duyarsızlaştığı, sorumsuzluğun arttığı, insanların sosyal medyanın kötü yönünü kişiliğine taşıdığı bir yerde, hangi birine yetişsinler?

YORUMLAR

  • 0 Yorum