MHP Genel Başkanı Bahçeli: 'Son zamanların en trajik olayı'

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Hayata ve doğaya kast eden hainlerin elebaşı Demirtaş ile ilgili nazlı nazlı kahvaltı rezervasyonu yapanlar, evlerinin kapılarını açmak için hazır kıta bekleyenler, sorarım sizlere; 'Nasılsınız, iyi misiniz?'” dedi.

MHP Genel Başkanı Bahçeli: 'Son zamanların en trajik olayı'
13 Ekim 2020 - 11:58

Bugün günü Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısında konuşan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Son günlerde peş peşe çıkan orman yangınlarına dikkat çeken Genel Başkan Bahçeli, “Yangınların nasıl çıktığı ile ilgili araştırma ve incelemeler doğal mecrasında devam etmektedir. Ağacımıza doğamıza, insanımıza kim ya da kimler sabotaj yapmışsa bulunup en ağır şekilde cezalandırılmaları ertelenemez bir hedeftir. Özellikle “Ateşin Çocukları” isimli PKK aparatı bir oluşum tüm dikkatleri üzerine çekmiştir” ifadelerini kullandı.

“Yangınlar son zamanların en trajik olayları arasındadır”

Ormanı topraktan ayrı düşünmek, ayrı düşlemek ve ayrı yorumlamanın mümkün olmadığını belirten MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Ormana kast eden toprağa, toprağa kast eden vatana kast etmiştir. Hatay'ın Belen ilçesinde 9 Ekim Cuma günü ormanlık alanda çıkan, daha doğrusu çıkartılan yangın rüzgarın da etkisi ile yerleşim yerlerine sıçramıştır. Ardından İskenderun ve Arsuz'a kadar yayılmıştır. Evleri yanan ve riskli bölgelerde oturan vatandaşımız bulundukları meskûn mahallelerden emniyet içinde tahliye edilmişlerdir. Hatay'da 9'u ormanlık 6'sı da kırsal alanda olmak üzere 15 yangın vakası tespit edilmiştir. Çok şükür yangınlar güçlükle de olsa kontrol altına alınmıştır. Yüreğimizi ağzımıza getiren, duyan ve gören herkesi korkuya sevk eden felaket yöre insanımızı ve doğal güzelliklerimizi vahim ölçüde etkilemiştir. Hatay ve Kahraman Maraş'ta insanlarımızı evsiz bırakan tarım arazilerini çöle çeviren, ağaçları yakıp yıkan, bitkileri hayvanları katleden yangın son zamanların en trajik olayları arasındadır” şeklinde konuştu.

Osmaniye ve Trabzon'da da orman yangınlarının görülmesinin büyük bir kayıp ve üzüntüye yol açtığına değinen Bahçeli, “Yangınların nasıl çıktığı ile ilgili araştırma ve incelemeler doğal mecrasında devam etmektedir. Ağacımıza doğamıza, insanımıza kim ya da kimler sabotaj yapmışsa bulunup en ağır şekilde cezalandırılmaları ertelenemez bir hedeftir. Özellikle “Ateşin Çocukları” isimli PKK aparatı bir oluşum tüm dikkatleri üzerine çekmiştir. Bilindiği üzere bölücü terör örgütü 2019 yılında 'Ateşin Çocukları İnsiyatifi'nin kurulduğunu, bu hain grubun kibrit ve çakmakla mücadele edeceğini duyurmuştur. Bu canilerin ilk eylemi 11 Temmuz 2019'da Fethiye'de ortaya çıkan orman yangını ile görülmüştü. Bu teröristler Hatay'daki sözde kutsal ateşi de selamlamış ve yangınların sorumluluğunu üstlenmişlerdir. Ateşin nesebi gayri sahih çocukları var mı bilemeyiz. Ancak bildiğimiz bir şey varsa o da şudur; 'Bunlar iblisin çocukları, ifridin çeşitleri, ihanetin çakallarıdır.' Kimin çocukları oldukları esasen meçhul olan bu şerefsizlerin kısa sürede yakalanıp yaktıkları kadar yakılmaları, dahası yaptıkları her türlü kötülük ve menfur eylemlerden dolayı hesaba çekilmeleri en acil hukuk ihtiyacıdır” diye konuştu.

“Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi'nin haktan ve hakikatten yana tavrını göreniniz oldu mu”

Son zamanlarda çıkan yangınlar hakkında bazı kesimlerin suskunluğa büründüğünü hatırlatan Bahçeli, “Dün emzikli bebeklerimize kurşun sıkanlar bugün ormanlarımızı yakıp canlıları ateşte kavurdular. Dün sözde öz yönetim ilanları ile vatanımızın bir bölümünü işgale kalktılar, bugün ağaçlarımıza, kuşlarımıza, yeşil bitki örtümüze nefret saçtılar. Dün masum insanlarımızı, Mehmetlerimizi, polislerimizi, korucularımızı katlettiler. Bugünde aynı yerdeler. Hazin gelişmeler karşısında aydın müsveddelerinin tepkilerini duyanınız oldu mu? Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi'nin haktan ve hakikatten yana tavrını göreniniz oldu mu? Savaşa hayır bildirileri hazırlayıp çözülmeye, çürümeye ve çöküşe boyun eğmemizi isteyen, aklı ve kalbi esirlenmiş, iş birlikçi güruhun itirazına tesadüf edeniniz oldu mu? Peki terörist Demirtaş'ın hakkındaki iddiaları göğsüne asacağı şeref madalyası gibi gören CHP Genel Başkanı'ndan ses çıktı mı? Bırakınız büyüğünü, en küçüğünden bir sitem işitildi mi? Kılıçdaroğlu şereften ne anlıyor, şeref deyince aklına ve hatırına ne geliyor? Hayata ve doğaya kast eden hainlerin elebaşı Demirtaş ile ilgili nazlı nazlı kahvaltı rezervasyonu yapanlar, evlerinin kapılarını açmak için hazır kıta bekleyenler, sorarım sizlere; 'Nasılsınız, iyi misiniz?' açıklamalarında bulundu.

“Teröriste terörist diyemeyen, bize göre teröristtir”

Teröriste terörist diyemeyenler olduğunu ve kendilerine göre onların da terörist sayıldığını belirten Bahçeli, “Terör sevicileri, terörist hayranları, eğip bükmeden istismar ve inkara yeltenmeden şu soruma da cevap vermelidirler; geçtiğimiz hafta Ağrı Doğu Beyazıt'ta şehit düşen ve gelecek ay evlenecek olan Çorum İskilipli Jandarma Astsubay Kıdemli Çavuş Emre Dokumacı'nın muhterem annesine, babasına, hatta al bayrağa sarılı tabutuna kapanıp ağlayan nişanlısı Hatice Karagöz evladımıza ne diyecek, ne anlatacaklar? Onların gözlerinin içine hangi cesaretle bakabilecekler? Teröriste terörist diyemeyen, bize göre teröristtir. Hainlere arka çıkan, kol kanat geren bununla da yetinmeyip siyasi iş birliğine heves eden kim varsa, dökülen kanda, yanan ormanda, yıkılan umutlarda payları ve parmak izleri olan namertlerdir. Demokrasi ve ekoloji mücadelesi birbirinden koparılamaz masalı anlatan bölücülerin, insana, doğaya ve hayvana düşman olduklarını söylemek, bu suretle düşmana da hak ettiği muameleyi yapmak vicdan sahibi herkesin boyun borcu vatan ödevidir. Hatay'da evi barkı yanan ağacı ve tarlası ateşe verilen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Türkiye Cumhuriyeti güçlü ve muktedirdir. Hükümet durumun ciddiyeti ve önemini fazlası ile kavramıştır. Nereler yakılmışsa ümidim eskisinden daha da yeşile kavuşmasıdır. Ümit ediyorum ki bütün imkanlar seferber edilerek facianın yaraları sarılacak, zarar ve ziyanlar gecikmeye maal bırakmadan telafi edileceklerdir” şeklinde konuştu.

“Biz Türkiye'yiz, Türk milletiyiz, saldırılara direnecek olan siper hattı Cumhur İttifakı'yız”

Cumhur İttifakı ile bir siper hattı oluşturduklarını vurgulayan Bahçeli, “Terörle mücadele esnasında şehit olan kahramanlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmetler, tedavi gören kahramanlarımıza da şifalar temenni ediyorum. Unutmayınız tüm ağaçlarımızı yaksalar da fidan dikecek toprağımız vardır. Topraklarımız susuz kalsa da hamdolsun sulayacak kanımız vardır. Düşman çok olsa da yenecek kudretimiz vardır. Zalimler karşımıza çıksa da alayını yıkacak imanımız vardır. Eğilmez başız, inmeyecek bayrağız, işgal kabul etmeyecek iradeyiz. Nitekim biz Türkiye'yiz, Türk milletiyiz, saldırılara direnecek olan siper hattı Cumhur İttifakı'yız yıkılmaz iradeyiz” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Milliyetçi Hareket Partisi sözünün eridir. 2023'de Cumhurbaşkanı adayımız Recep Tayyip Erdoğan'dır, Türk milleti Cumhur İttifakı'yla kutlu yarınlara yürüyecektir” dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Son dönemde ortaya gündeme gelen erken seçim söylemlerine değinen Genel Başkan Bahçeli, MHP'nin gündeminde böyle bir konu olmadığını ve 2023 yılında Cumhurbaşkanlık seçimlerinde adaylarının Recep Tayyip Erdoğan olduğunu belirtti.

“Ermenistan kanserlidir, kemoterapisi Türk ve Türkiye düşmanlığıyla yapılmaktadır”

Türkiye'nin meşgul olduğu, kararlı mücadeleyle üstesinden gelmek için uğraştığı hiçbir sorunun birbirinden bağımsız ve bağlantısız olmadığını vurgulayan MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Ecdadımız ne demişse, neyi tembihlemişse, hangi zorluklarla muhatap kalmışsa, bugünlerde de aynılarını yaşıyor ve yüzleşiyoruz. Gelişmeleri tarih imbiğinde damıtıp akıl süzgecinden geçirdikten sonra Türk milletinin karşısındaki çetin ve çetrefilli meselelerin geçmişe dayanan bir hesabı olduğunu alenen görmek mümkündür. Akdeniz'deki gergin atmosfere bakınız, göreceğiniz budur. Dağlık Karabağ sorununa odaklanınız, teşhisiniz bu olacaktır. Ermenistan emperyalizmin Güney Kafkasya'da kurduğu marazi, maşa ve mayın devlettir. Tıpkı Yunanistan'ın hedeflediği gibi, Ermenistan'ın Anadolu topraklarına yayılma ve bu kapsamda büyüme arzusu söz konusudur. Bu çerçevede altı çizilmesi gereken gerçek şudur; “Büyümek için büyümek sadece ve sadece kanser hücresinin bir özelliğidir. Ermenistan kanserlidir, kemoterapisi Türk ve Türkiye düşmanlığıyla yapılmaktadır” şeklinde konuştu.

“Dağlık Karabağ Türk'tür, Azerbaycan Türklüğünün öz yurdudur”

Dağlık Karabağ'ın Türk yurdu olduğuna ve Azerbaycan ile Ermenistan arasında çıkan çatışmalarda il ateşin Ermenistan kanadından açıldığına değinen MHP Lideri Bahçeli, “Geçen haftaki grup konuşmamda demiştim ki; “Azerbaycan-Ermenistan çatışmasının ateşkes, diyalog, müzakere, diplomasi gibi kandırmacalar yoluyla çözüm teklifleri şu aşamada tuzaktır, tertiptir, yenilgiye onaydır.” Saldırgan ülke Ermenistan'dır. Masumları öldüren ülke Ermenistan'dır. İşgalci ülke Ermenistan'dır. Hak ve hukuk tanımayan ülke de Ermenistan'dır. Geçen hafta ne demişsem aynı noktadayım. İki ülke arasında ateşkes çağrıları, diyalog arayışları, masa kurma önerileri, yanlı ve tarafgir arabulucuların baskıları, Dağlık Karabağ davasını karalamaktan ve kilitlemekten başka manaya gelmemektedir. Neyin ateşkesi, neyin görüşmesi, konu vatan konusudur, konu bağımsızlık onurudur. Terörist devlet Ermenistan Dağlık Karabağ'dan çekilmeden, işgal ettiği toprakları hak sahibi Azerbaycan'a teslim etmeden silahları indirmek, ateşi dindirmek, masalarda çözüm aramak cinayetlerin, rezaletlerin ve zulmetin meşrulaşması demektir. Dağlık Karabağ Türk'tür, Azerbaycan Türklüğünün öz yurdudur, Paşinyan'ın Ermenistan'a aittir demesi ise yalnızca zorba ve züğürt tesellisidir” diye konuştu.

“Dağlık Karabağ masada değil, sahada terör devleti Ermenistan'ın kafasına vura vura alınmalıdır”

Moskova'da gerçekleşen müzakerenin somut bir karşılığının bulunamadığını belirten MHP Genel Başkanı Bahçeli, “11 saat süren müzakerelerin hitamında, 10 Ekim 2020 Cumartesi günü saat 12'den itibaren geçerli olmak üzere, Dağlık Karabağ'daki cenazelerin ve esirlerin değişimini öngören 72 saatlik bir ateşkes kararı üzerinde mutabakata varılmıştır. Bize göre bu bir tavizdir. Nitekim pamuk ipliğine bağlı ateşkesi ihlal eden beklendiği gibi Ermenistan olmuştur. Üstelik terör devleti Ermenistan uzun menzilli füzelerle Gence başta olmak üzere sivil yerleşim alanlarına saldırmıştır. Bu kanlı saldırılarda 9 soydaşımız şehit düşmüş, çok sayıda soydaşımız yaralanmıştır. Katille pazarlık kurşun olarak, bomba olarak, kalleşlik olarak fatura edilmiştir. Azerbaycan'ın ateşkes kararına uyulduğunu, aktif savaş faaliyetleri yürütülmediğini üstüne basa basa açıklaması Ermenistan'ı cesaretlendirmektedir. Çare yoktur, çözüm kalmamıştır, Dağlık Karabağ masada değil, sahada terör devleti Ermenistan'ın kafasına vura vura alınmalıdır. Kaldı ki masada işgalden vazgeçmeye hazır bir Ermenistan'dan bahsetmek de imkânsızdır” diye konuştu.

“CHP kim, Doğu Türkistan'ı savunmak kimdir”

Uygur Türklüğünün sorununu her zaman ve her koşulda savunduklarını belirten Genel Başkan Bahçeli sözlerine şu şekilde devam etti:

“CHP bize Uygur Türklüğü konusunda parmak sallayamaz, istikamet çizemez, dikte edemez, tavsiye ve tembihte bulunamaz. Onlar Moskova yolu gözlerken, biz esir Türklerin davasıyla nefes alıyorduk, Turan ülküsüyle, Türklüğün muzaffer günlerine ulaşma heyecanıyla fikir ve siyaset mücadelesi veriyorduk. Çizgimizde kırıklık yoktur, halen bu azimdeyiz, bu ahlaktayız, bu düşünce namusuna sahibiz. CHP kim, Doğu Türkistan'ı savunmak kimdir? Hele bir de Serok Ahmet var ki, gürültü patırtı çıkarmakta üstüne yoktur. Kalkmış bize soru sormuş: “Doğu Türkistan'da yapılan zulme niye sessiz kalıyormuşuz” Hızını alamamış olacak ki, Doğu Türkistan'ı kaça sattığımızı da sorularının arasına iliştirmiş. Be hey Serok, söylesem anlamazsın, göstersem algılayamazsın, sussam gönül razı değil, yine de şunu bilmelisin ki, satmak senin işindir, pazarlamak seninle anılan bir meslektir. Sen Doğu Türkistan'ın haritada yerini bilmiyorken Milliyetçi-Ülkücü Hareket'in kalbi bu sevdayla çarpıyordu. Sen git Kobanici yoldaşlarınla kucaklaş, ecdadımızın geride kalan türbelerini boşaltmak için sözler ver, gücün yeterse kamyonlara yükleyip kaçabildiğin kadar kaç, belki kurtulur, belki yakayı kurtarırsın. Aklının ermediği konularda yorum yapma, masken düşer; çamurlu yollarda yürüme, üstün başın batar. Ne tuhaf bir haldir ki, zilletin ortakları hiç bilmedikleri, uğruna hiç mücadele etmedikleri Doğu Türkistan meselesini gündeme taşıyorlar, istismarla oyalanıyorlar. Çünkü bunların kulaklarına fısıldayan, önlerine talimatname koyan dış mihraklar görev başındadır.”

“CHP Genel Başkanı'nın seçim isteği de sipariştir, aynı zamanda hezeyandır”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun erken seçim söylemlerini de hatırlatan Bahçeli, “CHP Genel Başkanı'nın seçim isteği de sipariştir, aynı zamanda hezeyandır. Kaçış sendromu yaşayan Kılıçdaroğlu düne kadar erken seçime karşı olduğunu söylüyordu. CHP'ye oy veren kardeşlerim bile şaşkınlıkla soruyor, “Ne oldu da birden seçim diye tutturdu? Kim aklına girdi? Kimin dolduruşuna geldi?” CHP Genel Başkanı bir televizyon programına çıkmış ve demiş ki; “Bu ülkenin kurtuluşu bir an önce seçime gitmektir. Bunu Sayın Bahçeli'ye söylüyorum. Eğer sen bu ülkeyi seviyorsan, bu ülkenin bekasını düşünüyorsan, bu ülkede insanların huzur içinde yaşamasını istiyorsan çık kardeşim yarın sabah deki, yeter artık ya, yeter artık de, seçime git, Türkiye'yi seçime götür.” Sayın Kılıçdaroğlu ülkemi ve milletimi canımdan aziz biliyor, her şeyden çok seviyorum. Bunu senin teyit ve tayin etmen ne haddindir, ne hakkındır. Ancak senden ve zihniyetinden hiç mi hiç hazmetmiyorum. Seçime gidip ne yapacaksın, nereye ulaşacaksın, sana kimler ne söyledi? Neyi vaat ettiler? Ankara'dan bir Bişkek mi çıkarmayı düşünüyorsun? Buna mı hazırlanıyorsun? Osman Kavala'ya duyduğun sempatinin altında yatan asıl neden Sorosçuların desteğini mi almak? Biz erken seçim talebini söyleyenden daha çok söyletenleri yani sahibinin sesini ve kimliğini merak ediyoruz” ifadelerini kullandı.

“2023'de Cumhurbaşkanı adayımız Recep Tayyip Erdoğan'dır”

Milliyetçi Hareket Partisi'nin 28.Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinin zamanında yapılmasından, sandığın 2023 yılının Haziran ayında kurulmasından yana olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Bu tutarlılığımızı ve kararlılığımızı muhafaza edeceğiz. Erken seçim tartışması boşuna emek ve nefes israfıdır. Türkiye 2023 hedeflerine, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin bütün kurum ve kurallarını inşa ederek, yapısal reformları hayata geçirerek ulaşacaktır. Anket aldatmalarını milletin iradesi yıkıp geçecektir. Cumhur İttifakı; inanmış gönüllerin mecmuuyla, yüksek ülkülerin muazzam heyecanıyla, millete adanmış milli ve yerli duruşun manevi hikmetiyle yoluna ve yolculuğuna sonuna kadar devam edecektir. Kim aday olursa olsun, hangi partiler zilletin çatısı altına sığınırsa sığınsın, parlamenter sisteme dönmenin hesabını hangi siyasi defolar yaparsa yapsın, nafiledir, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yaşayacak, geleceğin rotası Cumhur İttifakı'nın fedakârlıklarıyla çizilecektir. Milliyetçi Hareket Partisi sözünün eridir. 2023'de Cumhurbaşkanı adayımız Recep Tayyip Erdoğan'dır, Türk milleti Cumhur İttifakı'yla kutlu yarınlara yürüyecektir” açıklamalarında bulundu.

“Türkiye haklı mücadelesinden ödün vermeden sağlam duruşunu korumaktadır”

Türkiye'nin Akdeniz'i kapsamına alan bekası ve geleceği birbiriyle iç içe geçmiş üçayaklı bir tehdit şemsiyesi altında değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, “Yunanistan ile aramızda karşılıklı ilan edilen Navtexler gerilimi canlı tutmaktadır. Atina yönetimi Lozan ve Paris Antlaşması'nda gayri askeri statü olmaları kayıt altına alınmış adaları silahlandırmakta, tahriklerini artırmaktadır. Hukuk çiğnenmekte, milli güvenliğimiz tacizlere uğramaktadır. Türkiye haklı mücadelesinden ödün vermeden sağlam duruşunu korumaktadır. Oruç Reis Sismik Araştırma Gemimizin tekrar mavi sulara açılması bu dirayetin, bu cesaretin, bu iradenin ezcümle bir neticesidir. İkinci tehdit olarak, Suriye'de bölgesel ve küresel güçlerin oldubittiyle terör devleti kurma hevesleri, nihai olarak Akdeniz'e serbest çıkış yollarını açma hedefleridir. Hatay'da çıkartılan orman yangınları, süregelen terör saldırıları, Libya'yı kavrayan cepheleşmeler bu tehdidin bize göre ara duraklarıdır. Üçüncü olarak, KKTC'nin siyasi, stratejik ve bağımsız varlığını sekteye uğratacak, Türkiye'den kopartacak yakın tehditlerdir” diye konuştu.

YORUMLAR

  • 0 Yorum