İzmir siyaseti ve yeni yönetim! 

Veysel Sevinç

Yerel seçimler şunu çok net bir şekilde ortaya koydu. 

Bir kentte patronluk kavgası varsa o kentte başarı yoktur. 

Bir kentte senin benim adamım kavgası varsa o kentte başarı yoktur. 

İzmir seçimlerinin sorumlusunu da bu çerçevede ele almak gerekir. 

Yanlış ilçe belediye başkan adayları...

Seçim ofisi açmayan, broşür bastırmayan meclis üyeleri, basiretsiz ilçe başkanları...

Büyük emeklere rağmen seçim sonuçları sert bir tokat gibi kendini hissettirdi. 

Şimdi bu süreçte değerlendirilmesi gereken en önemli hususlardan biri şu:

Belediye başkanlarının belediye başkanı olmadan önceki mal varlıkları ve şu anki durumları...

Belki bu şekilde vatandaşın gönlüne neden girilmediğinin mantıksal bir izahı  olur. 

Daha açık söyleyeyim anlamayanlar için; birileri dava diye çalışırken, birileri cukka diye çalışmış olabilir mi? 

*

İzmir siyasetinin artık eski nakaratları tekrarlamak yerine yeni besteler yapması, yeni şarkılar söylemesi lazım. 

Un var, şeker var, artık helva yapmak lazım. 

Nihat Zeybekci’nin yerel seçimden sonraki açıklaması da bazı soru işaretlerini bitirdi. 

Kuvvetle muhtemel olası kabine değişiminde Nihat Zeybekci İzmirli bakan olarak görevine devam edecek. 

Nihat Zeybekci dahil, çiçeği burnunda İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli dahil herkesin bu süreçte büyük bir sorumluluğu var. 

O da İzmir’in hak ettiği ve yıllarca ideolojik düşüncelerle verilmeyen hizmetleri İzmir’e kazandırmak. 

İzmir siyasetinin artık şucu bucu diye, adamcılık üzerine inşa edilmemesi gerekiyor. 

Ve yeni seçimlere şimdiden hazırlanılması gerekiyor. 

*
AK Parti İzmir İl Yönetim Kurulu Üyesi olmak için günlerce il başkanlığına CV’ler bırakılıyor.

Siyaset sistematiği hepsini birden memnun etmeye müsait değil. 

50 Asil 25 Yedek yöneticinin belirleneceği sürecin sonunda, başvuruda bulunan herkesin gerçek davranışı da ortaya çıkmış olacak. 

Gerçek anlamda dava adamı olanların partisine destek vermek için bir ünvana ihtiyacı yok. 

Belli çıkar peşinde olanların ise o ünvan kendisine verilmediği zaman nasıl dezenformasyonlara başladıklarını siyasette hep gördük. Büyük ihtimal yine göreceğiz. 

Özetle bir makama gelen insanlara ilk günden itibaren methiyeler dizenlerin, kendilerine yönetimlerde yer verilmediğinde içine düştükleri pervasız durum siyasi duruşun değil kişisel ihtiraslarının da bir göstergesi olacak. 

Biz gazetecilere düşen; siyasi ahlakı düzgün, karakterli, devletini ve milletini seven, yönetim kabiliyeti yüksek ve vatandaşa sırtını dönmeyecek, şımarıklık yapmayacak yöneticilerin yer alacağı bir yönetimi temenni etmek. 

Burada bakanların, genel başkan yardımcılarının, vekillerin önereceği isimler de çok önemli...

Sırf kendilerine yakın diye işe yaramaz isimleri önermemeleri siyasetin kalitesi açısından büyük önem arz edecektir.