İthal olan sensin Kılıçdaroğlu!

Veysel Sevinç

Bir siyasal iletişimci olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nihat Zeybekci hakkındaki ithal aday açıklamasına söylenecek bir şey bulamadım.

Zira Sayın Kılıçdaroğlu siyaset biliminin konusu olmaktan çıkmış, psikolojik açıdan yaklaşılması elzem bir vaka haline gelmiş durumda…

Her yaptığı açıklamada tarih bilgisini tartışma konusu yapabilen Kılıçdaroğlu, coğrafya konusunda da çakmış durumda…

İçinde bulunduğumuz yapay zeka çağında, sınırların kalktığı, memleketler yerine ülkelerin bile tartışma konusu olmaktan çıktığı bir dönemde ithal kavramını ortaya atıyor. 

Ve bunu bir ana muhalefet lideri bunları binlerce insanın gözünün içine baka baka, kitle iletişim araçları aracılığıyla milyonlara haykırabiliyor.

Sayın Zeybekci’nin hümanist, çağdaş, projeci, donanımlı yapısını tartışmaya açamadığı için memleketcilik üzerinden vurmaya çalışmak, bir ayağı, işi gücü İzmir’de olan birine bunu yapmak, suya yazı yazmak değil de nedir?

Fiziksel olarak merdivenlere ters binebilirsiniz. Bu çok doğal bir durum.

Ama gelin görün ki aklınız siyaset bilimiyle ters yolda istikamet ediyorsa, işte bu siyasal açıdan çok vahim bir durum.

Kılıçdaroğlu’nun da o hesap…

***

Yerel yönetimlerin, projelerin konuşulması gerektiği bir süreçten geçmeli yıllarca ötelenen İzmir…

Sayın Kılıçdaroğlu İzmir Milletvekili olabilir ancak bu durum kendisinin İzmir’in kronikleşmiş sorunlarından bihaber olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Çıksın da her defasında ''Türkiye İzmir gibi olmalı'' dediği şehrin trafiğinde cebelleşsin.

Çıksın da kendi büyükşehir belediye başkanlarının gelişmiş kentler klasmanında yıllarca İzmir’i nasıl amatör lige düşürdüğü gerçeğiyle yüzleşsin.

İzmir’i içi boş söylemlerle yönetmek…

İzmir’i memleket milliyetçiliğine sürüklemek…

İzmir’i çiçek-böcek belediyeciliğine teslim etmek…

İzmir'i belediyeciliğin asli hizmetlerinden bile yoksun bırakmak...

İzmir’i her defasında olmayan laiklik korkusuyla imtihanlara sürüklemek…

İzmir’in geleceğini yurt dışına sık sık seyahat edip, oradan İzmir’e katkı sunucu tek bir yenilik getiremeyen basiretsiz yerel yöneticilerin kıskacına tutturmak…

İzmir’e yapılan en büyük kötülük değil mi?

Vizyon geliştiremeyen İzmir’i konuşmalı Kılıçdaroğlu…

Şunu çok açık net söyleyebilirim; adaylığı açıklandığı günden bu yana İzmir’in tüm sokaklarını, caddelerini, derneklerini, odalarını, borsalarını, her kesimini kucaklayıp ‘’bana değil İzmir’e oy verin‘’ diyen o vizyonel aday; Seferihisar gibi bir ilçede belediye başkanlığı yapıp kendi ilçesinde bile siması çıkarılamayan adaya İzmir’i gezdirip tanıtabilir!

Kılıçdaroğlu da kendi öğrenmek isterse her metrekaresine hakim olan Genel Merkez Disiplin Kurulu Üyesi Kerem Ali Sürekli de kendisine klavuzluk yapabilir!

Hatta Genel Merkez Teşkilat Başkanlığınca sorumlu olduğu tüm Ege Bölgesi illerini de gezdirebilir.

Özetle ithal olan Sayın Kılıçdaroğlu’dur!

Memleketinden dolayı değil, zira Türkiye’nin ülkesini ve milletini seven her bir ferdi memleketi ayırt edilmeksizin başımızın tacı…

Vekili olduğu memleketin sorunlarına; kulağı sağır, gözleri kapalı, kalbi mühürlü, gönlü uzak olduğu için…

Ha unutmadan.

İzmirliler Sayın Zeybekci’nin en çokta samimiyetini sevdi…

Bunu salon adamları değil, sokaktaki halk söylüyor.

Bir daha da Denizli’ye kaptıracak gibi görünmüyorlar…