İptal Sonucu Büyük Kayıp!

İzmir Limanı’nın özelleştirilme iptali ile Türkiye 1 milyar 275 milyon dolarlık net doğrudan yatırımı kaybetti.

İptal Sonucu Büyük Kayıp!
03 Kasım 2018 - 10:47 - Güncelleme: 03 Kasım 2018 - 11:10

İzmir Limanı’nın özelleştirilmesi için 3 Mayıs 2016'de açılan ihaleyi Hutchison, Global ve EİB LİMAŞ konsorsiyumun, 1 milyar 275 milyon dolar bedelle kazanmasına rağmen açılan dava süreci 29 ay devam etmiş ve sonucunda özelleşme iptal oldu. Özelleştirme iptalinin ardından gözler oluşacak zarar tablosuna çevrildi. Tablodaki kaybedilen kaynak oranının, 2018 yılı Ocak-Ağustos döneminde elde edilen 7 milyar dolarlık doğrudan yatırımın yüzde 17’sini oluşturabileceği söyleniyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "İzmir Limanı'nın ihalesini yapıyoruz ve Danıştay'da İzmir Limanı ihalesi 2 yıl bekliyor. 2 yıl sonunda burayı alacak olan kişi vazgeçiyor ve biz 1.2 milyar dolar kaybediyoruz. Şimdi bunu bana Danıştay neyle izah edecek, 1 milyar doların hesabını kim verecek?" açıklamasıyla beraber İzmir Limanı'nın özelleştirilmesi konusu tekrardan gündeme getirildi.

Neler Kaybettik?

Özelleştirmenin iptali ile doğrudan yatırım bir tarafa, limanın modernleştirilmesi için yapılacak yatırımlarda engellendi. Gelecek dönemlerde elde edilebilecek gelirler ve limanın lojistik transfer merkezi olarak kullanılması da özelleştirmeyle beraber iptal olmuş oldu. İzmir Limanı özelleştirilse idi, 8.5 milyar dolarlık direk yatırıma ulaşılacaktı. Özelleştirme kayıplarının finansman yönüne bakıldığında ise, Cumhurbaşkanı Yatırım Ofisi Başkanı Arda Ermut'un açıklamasına göre, Türkiye 2018 yılı ilk 8 ayında (Ocak-Ağustos), 7 milyar dolarlık doğrudan yatırım elde etmişti. Söz konusu özelleştirme sonrasında 1 milyar 275 milyon dolarlık girdi tek başına toplam yatırımların yüzde 17'sini oluşturuyor. Döviz kurunun hızla yükseldiği kritik dönemde, bugün ki rakamlardan yüzde 20 fazla değer elde edilecekti. Bu miktar, döviz kurunun hareketli olduğu dönemde piyasa için oldukça önemli bir oranı oluşturuyordu.

Önemli Bir Katkıyı Kaçırdık

Konuya ilişkin uzman görüşü Marmara Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Bahçekapılı'dan geldi. Prof. Dr. Bahçekapılı, doğrudan yatırımların ülkeler açısından önemine dikkat çekerek, "Günümüzde gelişmekte olan birçok ülke doğrudan yabancı sermaye yatırımı teşvik etmeye, miktar ve boyutlarını arttırmaya çalışıyor. Doğrudan yatırımlar bir yandan ödemeler dengesi açıklarının finansmanına yardımcı olurken diğer yandan oluşturduğu istihdam, teknoloji transferi, pazar gelişmesi, geri ve ileri bağlantıları ile yan sanayi ve hizmetlere oluşturduğu katkılarla özellikle sermaye yetersizliği çeken ülkeler için birçok cazip imkanları da beraberinde getiriyor. İzmir Limanı da içinde olan bu örnek satın alma türünde bir yabancı yatırım ve bir kamu varlığının söz konusu olması nedeniyle de bir özelleştirme aslında. Ancak kalıcı bir yatırım. Diğer dış açık finansman yöntemleri olan kısa süreli sermaye yani sıcak para ve dış borçtan çok daha avantajlı bir dış kaynak olarak ülkemize katkı sağlayacak bir unsuru kaçırdık" dedi.

Cumhuriyet Tarihindeki Tüm Yatırımlardan Fazla

Açıklamalarına 2003 yılından bu yana Türkiye'ye toplam 193 milyar dolar doğrudan yatırım geldiğini belirterek devam eden Bahçekapılı, bunun Cumhuriyet tarihindeki tüm doğrudan yatırım tutarından daha fazla olduğunun altını çizdi. Ayrıca, "Bunda büyük kamu varlıklarının özelleştirilmesinin çok büyük bir payı var. Yani daha çok varlıkların el değiştirilmesi şeklinde bir kısmı da birleşmeler ve yeni yatırımlar ile gerçekleşti. 2017 yılında Türkiye'ye yaklaşık 11 milyar dolar yabancı sermaye girişi oldu. Bahsi geçen liman özelleştirmesi bunun yüzde 12'si civarında. Bu yıl ilk sekiz ayda 7 milyar dolarlık bir giriş var. Yani bu anlamda hatırı sayılır bir özelleştirme engellendi. Özelleşme ile tesislerin iyileştirilmesi, yeni yatırımlar da kaybedildi" diye konuştu.

Limanlar Bir Ülkenin Dış Dünyaya Açılan Kapıları

Prof. Dr. Bahçekapılı, özelleştirme sonucu elde edilecek doğrudan yatırımın kısa vadede olumlu etki vereceğinin altını çizerek, limanların ve havalimanlarının kontrolüne dikkat çekti. Bahçekapılı, “Yetersiz sermayenin olduğu ülkelerde bu tip varlık satışları faydalar sağlar. Ancak daha önce de değindiğim gibi işin ulusal güvenlik, yerli ve milli sermayenin konumu, dışa bağımlılık, ticaret stratejisi yönleri de var. Bunu unutmamak gerekir. Limanlar, hava limanları bir ülkenin dış dünyaya açılan kapıları. Bu kapıların kontrolünü belli yasal düzenlemeler ve satış sırasında koyacağınız bazı kısıtlamalar ile ülkenin kontrolünde bırakılmasını sağlamak gerekir” ifadelerini kullandı.  

YORUMLAR

  • 0 Yorum