Maske düşüyor, gerçek yüzler artık daha belirgin kendini göstermeye başlıyor.
Son zamanlarda gargara misali yutturulmaya çalışılan demokrasi kavramı da en çok ihraç ettirilmeye çalışılan ülkeler tarafından ihlal ediliyor.
Oysa bu millet;
Ne insandan sabun yapan Nazi Almanyası’nı…
Ne sinsiliği Kardak kıyılarına vuran elin Yunan’lısını…
Ne kanlı sömürgeciliğin dibine vuran Fransız’ını…
Ne kutsal değerlerimize hakaret eden Danimarkalı’sını…
Ne her yanı Lawrance gibi ajanlarla dolduran İngiliz’ini…
Ne de bir kadın bakan yüzünden OHAL çıkarabilecek kadar yüzsüzleşen sözde özgürlükler ülkesi Hollanda’sını unutmuyor, unutmayacaktır.
Ne zaman bu millet şaha kalksa, orada mutlaka bir reaksiyon gerçekleşiyor.
Yakın tarihte; Gezi Parkı olaylarında, 17-25 Aralık’ta, 6-7 Ekim olaylarında ve son olarakta 15 Temmuz İşgal girişiminde, düşmanlıkta şirketleşen bu ülkeler ve İkinci Dünya Savaşı sırasında Normandiya Çıkarmasıyla bu AB ülkelerinin kurtarıcısı olan ABD’nin yaptıklarını, bu aziz millet artık unutmuyor.
Unutmadığı gibi artık hesap soruyor.
***
‘’Peki bundan sonra ne olacak?’’ sorusunun cevabı ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘’bedelini ödeyecekler’’ sözünde gizli.
Elbette bu bedel, onlar gibi yakarak veya yıkarak değil, diplomatik kanallarla, tarihsel çelişkilerini suratlarına çarparak olacaktır.
***
Bugün bin türlü saldırıyla çökertilmeye çalışılan Türkiye, bir yandan çok yönlü düşmanlarla mücadelesini etkin bir şekilde sürdürüyorken, diğer yandan milletine hizmet etme yolunda bir çok açılışa, bir çok yeniliğe imza atıyorsa, artık Eski Türkiye kavramının olmadığı aşikardır.
Bu nedenle neredeyse her uluslararası konuda ‘’bu ülkeyle de sorun yaşamanın yeri miydi ’’ tarzı yaklaşımlara girmektense, o ülkelerin densizliklerini idrak edip, onurlu bir duruş sergilemek her vatandaşımızın görevidir.
Zira yüz yıllık planların yeniden karıldığı bir dünyada, düne kadar tüm ülkelerin boyunduruğunda olanlar, AB fasılları içinde kendini kaybedenler değil, masaya yumruğunu vuranlar söz sahibi olacaktır.
***
Avrupa ülkelerinden gelen bu antidemokratik hareketlerin toplumdaki karşılığı ise gayet açık ve nettir.
Reaktif bir toplum olduğumuzu da varsayarsak:
‘’ 16 Nisan’da mührü kağıda vurur gibi değil,
Gavura vurur gibi basın ‘’ diye hareket edeceklerin sayısı bir hayli fazla olacaktır.
Her gördüğü Hollandalı’ya inek muamelesi yapacak, portakalı fazlasıyla sıkacak bir kitlenin varlığını da unutmamak gerekir.
Bakan Fatma Betül Sayan Kaya hanımefendiye ve gurbetçi vatandaşlara yapılanlara bakılırsa da, bu tepkiler az bile kalır!
***
Özetle Hollanda’dan arda kalanlar:
- Bakan Fatma Betül Sayan Kaya yaşayan Nene Hatun olmuştur.
- Hollanda'nın dengesini bozmaya bir kadınımız yetmiştir.
- 'Hollanda ineği demokrasiden ne anlar' tezi yerini bulmuştur.
- Milletimiz portakalı artık daha büyük bir zevkle sıkacaktır.
- Bu millet Evet mührünü Hollanda'nın alnına da basacaktır.
YORUMLAR