Veysel Sevinç

Veysel Sevinç


Siyasette ‘Başarılı olduğunu sanma’ yanılgısı

30 Nisan 2017 - 23:56

16 Nisan’da yapılan seçimin ortaya çıkardığı bir sonuçta; siyasette  başarı kriterinin neye göre hesaplandığı düşüncesi oldu.

Ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan başlayalım mesela…

Teknik olarak bu güne dek girilen tüm seçimlerden başarısız olundu mu? Olundu.

29 Mart 2009 İstanbul Yerel Seçimleri’nde kaybedildi mi? Kaybedildi.

12 Eylül 2010 Halk Oylamasında kaybedildi mi? Kaybedildi.

12 Haziran 2011 Genel Seçimleri’nde kaybedildi mi? Kaybedildi.

30 Mart 2014 Yerel Seçimleri’nde kaybedildi mi? Kaybedildi.

10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nde kaybedildi mi? Kaybedildi?

7 Haziran 2015 Genel Seçimleri’nde kaybedildi mi? Kaybedildi.

1 Kasım 2015 Genel Seçimleri’nde kaybedildi mi? Kaybedildi.

Ve nihayetinde 16 Nisan Halk Oylamasında kaybedildi mi? Kaybedildi?

Peki ortada bir istifa var mı? Yok.

Ortada bir başarı var mı? O da yok.

Ancak 16 Nisan’la beraber ortada bir başarısızlığı örtme girişimi vardır.

Elbette ülkemizin demokrasisi için, yapıcı muhalefetin varlığı olmazsa olmaz bir unsurdur.

Ancak o demokrasi; halkı sokağa çağıran yıkıcı bir muhalefetle mümkün değildir.

Bu minvalde CHP’de lider değişikliği elzemdir.

***

AK Parti Cephesine gelince…

Başından itibaren bir siyasal iletişim hatası uygulandı.

Negatif siyasal iletişim kavramlarının sık sık kullanılması, kullanılan çok farklı temalar, yerelleştirilmemiş seçim kampanyaları, tanıtım filmlerinin, seçim şarkılarının bir hayli fazla olması, Cumhurbaşkanı Başdanışmanları ve Parti Genel Merkezi temsilcilerinin söylemlerinin çakışması, çok başlılık, çok seslilik vs vs.

Ve hiç kuşkusuz 15 Temmuz Şehidi Erol Olçok’un yokluğu…

Ancak tüm bunların sonucunda yönetim sisteminin oylanması bakımından değerli bir skor alındı.

Bu değerli skorun alınmasında hiç kuşkusuz Başbakanlık koltuğuna tekme atan, emaneti sahibine vermek için gecesini gündüzüne katan, nefsine yenik düşmeyen, süreci büyük bir gayretle yöneten Başbakan Binali Yıldırım'ın payı bir hayli büyüktür.

Ve elbette Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a millet tarafından gösterilen teveccüh sandıklara fazlasıyla yansımıştır. 

***

Peki şimdi ne olacak?

Parti organlarında ciddi anlamda değişim olacağı kesin.

Bakan, Genel Başkan Yardımcısı, MYK ve MKYK üyeleri, Kadın ve Gençlik kolları, İl ve İlçe teşkilatları…

Ancak bunu yaparken liyakat kavramının göz ardı edilmemesi, emek-değer paradoksunun ortaya çıkmaması, kişisel rant-ikbal elde etme girişimlerinin bertaraf edilmesi, diplomatik dil ve üslup kullanan yöneticilerin görevlendirilmesi, sloganik söylemleri, ayrıştırıcı cümleleri kullananların kızağa çekilmesi de elzemdir.

***

Bununla beraber canhiraş şekilde AK Parti’ye hizmet eden vatandaşların emeklerinin göz ardı edilmemesi, ‘’Gül-Arınç-Davutoğlu’’ ve kalıntılarının referandum sürecine hiçbir katkısının olmadığı da gözden kaçırılmamalıdır.

Özetle bu seçim;

CHP’ye kitleleri sokağa dökme sorumsuzluğu vermemiştir.

AK Parti’ye de toplumun tüm katmanlarını birleştirmesi hususunda daha büyük bir sorumluluk yüklemiştir.  

***

Türkiye'ye ciddi anlamda zarar veren 5 kesim: 
1) 'Başarısız oldum' deyip istifa etmeyen, koltuğa yapışan erdemsiz siyasetçiler...
2) Çalışmayan bürokratlar...
3) Puslu zamanlarda elini taşın altına koymayan iş adamları...
4) Sloganik yaşayan; yazar, çizer, sanatçı ve akademisyen takımı...
5) Dış politikada lobicilik yapamayan diplomatlar...

YORUMLAR

  • 0 Yorum