Veysel Sevinç

Veysel Sevinç


Hamza Dağ ve dava şuuru…

23 Ağustos 2018 - 19:45

Fatih Sahin…

Hamza Dağ…

Erkan Kandemir…

Çiğdem Karaaslan…

AK Parti MYK'sında yer alan 4 özel isim...

Bu isimler gençlik kollarından gelip en güzel günlerini, yıllarını parti, dava ve Recep Tayyip Erdoğan aşkı ile geçirmiş insanlardır.

Bir siyasi harekette gençlikten gelenlerin taban ile aralarındaki bağ ve iletişim kanalları, diğerlerine göre çok daha güçlü ve duygusal bir bağdır.

Çünkü onunla büyüdüler.

Bu nedenle gençlikten gelen isimler partinin hangi kademesine geçerlerse geçsinler ve aradan kaç yıl geçerse geçsin, güçlü bir şekilde bu bağı devam ettirirler.

Hamza Dağ’ın AK Parti İzmir İl Başkanlığında Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yönelik söylediği sözler bu çerçevede ele alınmalıdır.

Bugün gençler arasına çıkıp iki çay içmeye niyet edilirse,  gençlerin söyleminin Hamza Dağ ile örtüştüğü çok net görülür.

Siyaset terminolojisine ve siyaset biliminin literatürüne bakıldığında, Türkiye ve Türkiye gibi ülkelerde  uzun yıllar iktidarda kalmış partilerde liderlerin varlığı hem kullanılan retorik anlamında hem de teşkilatlanma açısından bir hayli önemlidir.

Bu onlardan sonra birinin çıkamayacağı anlamına gelmez. Lider yaşadığı sürece o bir şemsiyedir ve bütün dava adamlarını o şemsiye altında toplar.

Hamza Dağ’ın değinmek istediği de tüm şer odaklarının, tüm hainlerin sistematik bir şekilde ülkeye saldırdığı bir süreçte partinin kurucularından birinin yol ayırımı yaşasa dahi dava bilinci ile hareket etmesi gerektiğine işarettir.

Zira Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendi söylemleri ile tüm şer odakları, tüm terör örgütleri AK Parti’nin ve cumhur ittifakının yıkılmasına odaklanmışken, çıkıp uygun koşullar oluşmadığı için bunların başına geçemediğini söyleyen bir insan için savunulacak çok da bir şey yoktur.

Çünkü bu partiye ihanettir. 

Hamza Dağ, özünde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve gençlerin söylediğini kendi üslubuyla söylemiştir.

Bu kısma kadar her şey normal.

Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in açıklaması da kendi açısından normal görülebilir.

Ama aynı Ömer Çelik’in çıkıp Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçmiş olduğu bir genel başkan  yardımcısına,  Abdullah Gül’ün koruma müdürü tarafından  ahlak dışı ve seviyesizce sarf etmiş olduğu sözlere de iki kelam etmesi lazımdı.

Hamza Dağ, AK Parti gençliği  ve büyük bir kitle tarafından sevilen bir değerdir. İnançlıdır. Duruşu nettir. Sinsilik nedir bilmez.

Hamza Dağ’ın kullandığı cümleye katılırsınız, katılmazsınız o ayrı bir konu…

Ama bir koruma müdürünün bu denli seviyesizce cümleleri kabul edilemez.

Hamza Dağ’ın orada vurguladığı; Abdullah Gül’ün partiye, beraber yola çıktığı davasına ve yol arkadaşı Recep Tayyip Erdoğan’a ‘ihanet’ ettiğidir, ‘vatan hainliği’ değildir.

Zira bir davanız, bir yolunuz varsa  ‘önce yol arkadaşı, sonra yol’ çok önemlidir.

Abdullah Gül kırgın da olsa dava yolunda ilerleyen arkadaşlarına karşı, özellikle sistem değişiklinin gerçekleştiği ve ABD’nin haince Türkiye’ye saldırdığı bir dönemde bunu yapmaması gerekirdi.

GELELİM TEMEL KARAMOLLAOĞLU’NA…

Saadet Partisinin Lideri Karamollaoğlu, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ ’ın, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yönelik sözlerini “çok çirkin” ifadesi ile eleştirmiş.

‘’Yani kullanacak söz bulamıyorum” demiş üzerine…

Kendisi önce; yıllarca partisine, davasına, başörtülülere karşı küfürler eden insanlarla nasıl bir şemsiye altında bir araya geldiğini açıklamalı…

Açıklayacak yüzü varsa tabi…

Abdullah Gül, Partisinin seçime hazırlandığı en önemli ve en zor günlerinde çıkıp; ''Geniş bir mütabakat olursa üstüme düşeni yapmaktan çekinmeyeceğimi söylemişimdir. ''Toplumun büyük bir kesiminden böyle bir talep olursa gerekeni yaparım.'' demiştim. Temel Bey'in çabalarını takdirle karşılıyorum. Temel Bey'in çabaları sonrası geniş bir mütabakat  ortaya çıkmamıştır. Bu nedenle adaylığım söz konusu değildir. Tarih karşısında vicdanen sorumluyum. '' diyebiliyorsa…

Saadet Partisinin Lideri Karamollaoğlu davasına düne kadar küfür edenlerle saf tutabiliyorsa…

Bence bunlar için de kullanılacak söz bulunmayabiliyor.

Sözün özü:  Davanın kutsallığı, yol arkadaşlarını en zor süreçlerde satmamaktan geçiyor.

Gerisi laf-ı güzaf…

YORUMLAR

  • 0 Yorum